Kaş Masaj Salonu-Masöz Esra Hanım

Kaş Masaj Salonu-Masöz Esra

Kaş Masaj Salonu-Masöz Esra Edward babasını dinlerken 1944 Aralık’ındaki daha sert bir kış gününü hayal etmeye çalışıyordu. Wycombe’daki kalabalık tren istasyonu, anası kocaman paltosuna sarılıp sarmalanmış, içinde önemsiz, savaş zamanına özgü Noel hediyeleri bulunan bir alışveriş torbası taşıyor. İstasyonu’ndan gelen trene binmek için bir adım öne çıkmaktaydı, Princes Risborough üzerinden gidecek, orada onu karşılayacaktı.

Evde, bir komşularının genç kızı Edward’a bakıyordu. Kendinden kararlı bir yolcu türü vardır, tren tam durmadan vagonun kapısını açar, koşar adım perona atlamaya hazırdır. Kim bilir seyahat sona ermeden trenden ayrılarak bağlarımsızlığını kanıtlıyordur, edilgen bir yük parçası değildir. Bir ihtimal gençliğin anısını canlandırıyordur, ya da öyle acelesi vardır ki her saniye değerlidir. Tren, belki her zamankinden daha sert fren yaptı ve kapı, yolcunun elinden kurtuldu. Ağır metal kapının kenarı  alnına, kafatasını parçalayacak kadar sert çarptı ve bir anda kişiliğini, zekâsını ve belleğini yerinden söktü.

Kaş Masaj Salonu-Masöz Esra

Bir haftaya yakın komada kaldı Marjorie. Görgü tanıklarının, altmış yaşlarında, melon şapkalı, elinde kapalı şemsiye ve gazete tutan seçkin görünümlü bir kentli beyefendi olarak tanımladıkları yolcu, vaka yerinden -ikiz bebeğe hamile genç kadın çevreına saçılmış birkaç parça oyuncakla yere serilmişken- hızla uzaklaştı ve bir daha görülmemek üzere  sokaklarında gözden kayboldu; tüm suçunu taşıyarak; veya Lionel öyle olduğunu umuyordu. Bahçedeki o tuhaf an -Edward’ın yaşamında bir dönüm noktası- onun zihnine babasının özel bir anısını yerleştirdi. Elinde bir pipo tutuyordu, hikâyesini bitirene kadar yakmadı onu. Kararlı tutuşunu değiştirmedi, işaretparmağı piponun gövdesine dolanmıştı, piponun ağız kısmı da dudaklarından otuz santim kadar uzaktaydı. Pazar olduğundan tıraş olmamıştı.

Lionel’ın dini inancı yoktu fakat okulda geleneklere uyardı-, haftanın bu bir gününü kendine ayırmak isterdi. Onun konumunda biri için tuhaf kaçacak bu pazar sabahları tıraş olmama âdetiyle, o gün herhangi bir nedenle toplum içine karışmaktan alıkoymuş oluyordu kendini. Üzerinde buruşuk, yakasız bir gömlek vardı, elle bile düzeltilmemişti. Tavrı ihtiyatlı, biraz da mesafeliydi – bu mevzuşmayı kafasında prova etmiş olmalıydı. Konuşurken, Marjorie’nin durumunu daha iyi canlandırabilmek içinmiş veya kızları yoklamak istermiş şeklinde bakışları kimi zaman oğlunun yüzünden ayrılıp eve gidiyordu.