Kaş Mutlu Son
Kaş Mutlu Son
Turner, bu ani sorgulama karşısında şaşırmış görünüyordu ama yine de tereddütsüz, sert bir tavırla, “normal olarak, ” dedi Kaş Mutlu Son Miranda’nın içi mutlulukla dolmak üzereyken Turner devam etti, “Zorunda kalmadığımız sürece acil etmeye gerek görmüyorum.” Miranda başını salladı ve yutkundu. Bir bebek. Kaş Mutlu Son Turner onunla sadece hamile olması durumunda evlenmek istiyordu. Böyle bir sebep olmasa da evlenebilirdi ama anlaşılan özgürlüğünün tadını çıkarmak istiyordu.
“Eğer hemen evlenirsek, ” dedi, “Bunu mecburi olarak meydana getirdiğimız açıkça belli olur.” “Senin zorunlu olarak yaptığın, ” dedi Miranda mırıldanarak. Turner eğildi, “Ne?” “aslabir şey.” yine söylemek küçük düşürücü olurdu. Bunu bir kere söylemesi bile yeterince küçük düşürücüydü. “İçeri girmeliyiz, ” dedi Turner. Miranda başını salladı. Centilmen Turner başını eğdi ve Miranda’nın kolunu tuttu. Sonrasında onu oturma odasına götürdü. Sanki dünya umurunda değilmiş gibi davranıyordu.
Kaş Mutlu Son
3 TEMMUZ 1819 Ve bu vaka gerçekleştikten sonra, benimle bir defa olsun mevzuşmadı. ON İKİNCİ BÖLÜM Ertesi gün, Kaş Mutlu Son Turner eve döndüğünde, bir kadeh brendi ile çalışma odasına çekildi, kafası karışıktı. Leydi Chester’ın evindeki parti bir kaç gün daha sürecekti, bu nedenle şehirdeki avukatlarıyla bir toplantı yapması gerektiğine dair bir hikâye uydurup erkenden ayrıldı. Kendisinin sanki aslabir şey olmamış benzer biçimde davranabileceğinden emindi ama Miranda mevzusunda o denli kesin değildi. O masum bir kızdı – minimumından olay öncesine kadar —ve daha evvelinde böyle bir şey yaşamamıştı. Onun adının çıkmaması için, her şey son aşama düzgüsel görünmeliydi. Ona erken ayrılmasının sebeplerini açıklayamadığı için pişmanlık duymuştu. Ayrılmasına karşı çıkacağını düşünmüyordu; neticede düşünmek için zamana ihtiyacı bulunduğunu söylemişti ona.
Hatta evleneceklerini de söylemişti. Şüphesiz bu beklenmedik vaziyet hakkında düşünmek için birkaç günlüğüne başını alıp gitmesinde kötü bir niyet olduğunu düşünmezdi. Genç, evlenmemiş bir kadını baştan çıkarmıştı. Üstelik o hakikaten de saygı duyduğu birisiydi, ailesinin baş tacı etmiş olduğu biri. Yine evlenmeyi düşünmeyen bir adam olarak, açıkçası mantığıyla hareket ettiği pek söylenemezdi. Koltuğun içine gömüldü ve yıllar önce arkadaşlarıyla beraber Oxford’dan çıkıp sezonun ve Londra’nın zevklerine giderlerken koydukları kuralları anımsadı.
Son yorumlar