Kaş Mutlu Sonlu Masöz Jülide

Kaş Mutlu Sonlu Masöz

İnsanın bedeninin kimi zaman duygularına dair gerçek dışı söylememesi Kaş Mutlu Sonlu Masöz yahut söyleyememesi utanç verici. Görünüşü kurtarmak için kim kalbinin atışlarını yavaşlatabilmiş yahut yüzünün kızarmasının önüne geçebilmiş ki? Florence’in söz dinlemeyen kası derisinin altında kıstırılmış bir pervane benzer biçimde sıçrayıp çırpınıyordu. Bazen gözkapağında da aynı problemi yaşıyordu. Fakat kim bilir içindeki karmaşa yatışıyordu; kesin olamadı. Karmaşa, dikkatini temel öğelerde toplamasına yardımcı oluyordu, Florence onları gereksiz bir netlikle kendisi için heceledi: Edward’ın eli oradaydı, çünkü kocasıydı; kendisi o elin orada kalmasına izin veriyordu, çünkü Edward’ın karısıydı. Bazı dostları -Greta, Hermione, özellikle de Lucy- saatler önce çırılçıplak yatağa yatmış ve gerdeğe girmiş olurlardı – gürültülü, keyifli bir şekilde- aynı zamanda düğünden çok önce. Duydukları sevgi ve gönlü bolluk içinde, Florence’in tam da bunu yapmış olduğu izlenimini edinmişlerdi hatta. Florence onlara asla yalan söylememişti, fakat yanlış kanaatlerini de düzeltmemişti. Arkadaşlarını düşününce kendi yaşamının garip, paylaşılmamış özelliğini hissetti: Yalnızdı.

Kaş Mutlu Sonlu Masöz

Edward’ın eli ilerlemedi -kendisinin başlattığı şey sinirini bozmuş olabilirdi-, aksine, olduğu yerde iki yana sallandı, Florence’in uyluğunun iç kısmını hafifçeçe ovaladı. Spazm bu nedenle geçiyor olabilirdi fakat Florence artık buna dikkat etmiyordu. Tesadüfen olmuştu herhalde, çünkü eli Florence’in bacağına dokunurken, başparmağının ucunun, külotun altından uzanan bir tek kılı ittiğini, onu ileri geri oynattığını, keseciğin siniri boyunca kökünü sarstığını, belli belirsiz bir duygu, miniminicikken irileşip muntazam kenarlı bir benek olan, kabarmaya devam eden bir geometrik nokta, neredeyse soyut bir başlangıç doğurduğunu Edward bilemezdi.

Florence çöktüğünü, içinden o yöne doğru büküldüğünü hissettiğinde bile şüphe duydu bundan, yadsıdı. Bir tek kıl kökü nasıl olur da bütün bedenini içine çekebilirdi? Edward’ın okşayan elinin ritmine uyarak, muntazam titreşimlerle, o tek bir duygu noktası Florence’in teninin yüzeyine, karnının üzerine yayıldı ve zonklayarak aşağıya, apış arasına indi. Pek yabancısı olduğu bir duygu değildi bu -sızıyla kaşınma arası bir şeydi, fakat daha yumuşak, daha sıcaktı ve bir şekilde daha boştu, ritmik olarak dürtülen bir tek kesecikten yayılan, eşmerkezli dalgalar halinde bedenine dağılan ve şimdi de iyice içine giren, zevkli, acılı bir boşluktu.